Wednesday, December 21, 2011

Arastirmalarima kuranda uzaylilar ile ilgili bilgileri toplayarak basladim. Ilginc bir sekilde tahminimden daha cok ayetin oldugunu gordum. Eger uzayda bizden baska canlilar varsa ve bizlerle bir baglantilari varsa bircok iz birakmis olduklarini dusunurek mitolojileri ve arkeolojik kalintilarin verdikleri mesajlari incelemekle arastirmalarima devam ettim. Yine cok ilginc bilgiler karsima cikti. Internette olsun basinda olsun bu konuda cok yazilip cizilmis. Ama cok fazla yanlis yorum da var. Burada anlatacagim mesaji vermek cok kolay olmayacak. Verecegim deliller iliskisiz gorunebilir ama benim bakis acimdan gormeniz icin bir kac onemli kaynaktan alintilar da yaptim.
Arastirmalarimda en onemli baslangici veren ayet su:

"Yasin Suresi: (41-42) Onlara bir delil de: Soylarini dolu gemiyle tasimamiz ve kendileri icin bunun gibi daha nice binekler yaratmis olmamizdir.
Bu ayetin bende biraktigi izlenim: Insan nesli dolu gemilerle baska bir dunyadan veya gezegenden bu dunyaya tasindi.
Cok eskiden insanlarin bu dunyadan uzaya ciktigina delil olan ayetler ise Kehf Suresinde geciyor:
"Şimdi, Kehf Suresi 85. Ayet ile başlayalım: " O DA BİR YOL TUTUP GİTTİ."
Kehf Suresi 86. Ayet: NİHAYET GÜNEŞİN BATTIĞI YERE VARINCA, ONU KARA BİR BALÇIKTA BATAR BULDU. ONUN YANINDA (ORADA) BİR KAVME RASTLADI. BUNUN ÜZERİNE BİZ: EY ZÜLKARNEYN! ONLARA YA AZAP EDECEK VEYA HAKLARINDA İYİLİK ETME YOLUNU SEÇECEKSİN, DEDİK.
Kehf Suresi 89. Ayet: SONRA YİNE BİR YOL TUTTU.
Kehf Suresi 90. Ayet: NİHAYET GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERE ULAŞINCA, ONU ÖYLE BİR KAVİM ÜZERİNE DOĞAR BULDU Kİ, ONLAR İÇİN GÜNEŞE KARŞI BİR ÖRTÜ YAPMAMIŞTIK.
Simdi, bu ayetlerin isiginda dusunursek; gunesin kara balcikli bir goze de batar odugu yer ya da gunesin dogdugu yer terimleri bana uzayda bir yerleri cagristiriyor. Karadelikler ve akdelikler gibi. Kara delikler yildizlari yutan bitiren yerler. Ak delikler de yildizlarin yeni olustugu yerlerdir. Uzay bilimi ile ilgili arastirmalarimda en onemli kaynak D|r Kipp Thorne'un yazdigi Black Holes and Time Warps kitabidir. Bu kisi Stephan Hawkins ile birlikte calismis uzay bilimcilerden birisidir. Iskender Tureye gore Zulkarneynin seyahatleri bu dunyada degildir ve uzayda olmustur. Bakiniz Iskender Ture - Zulkarneyn.

Zulkarneyn kimdir sorusunu kimse cevaplayamiyor ama mitoloji ve arkeolojide bazi kisiler Zulkarneyn tanimina cok uyuyor. Bu kisiler sunlar: Oguz Kagan, Guney Amerikada Quatzelcoatl ve Kukulkan, Idris Peygamber, Misir firavunlarindan ibis maskeli Thoth, Hizir, Hanok (Enoch) ve Marduk (Sumerli Gunes tanrisi Utu nun boga sembollu oglu). Zulkarneyn de iki boynuzlu anlamindadir. Sayfalarda bu kisilikler ile ilgili onemli bilgileri sunmaya calisacagim. Birbirbirlerine olan benzerliklerini sizin de goreceginizi umuyorum. Okuz ya da boga sembolizminin onemi diger sayfalarda daha da belirginlesecek.

Dunyada ortak onemli arkeolojik buluntulara bakarsak magara resimlerinden tutun da piramitlere kadar bircok anit bize bazi ipuclari veriyor. Bu konuda en onemli kaynaklarimdan birisi, The Hidden Records Kitabi, Wayne Herschell tarafindan hazirlanmis muhtesem belgeler ve bilgiler dolu bir kaynak. Bakiniz: www.thehiddenrecords.com.
Wayne Herschell yildiz haritalarina dikkat cekiyor ve insan oglunun Ulker (Pleiades civarinda bir yildizdan dunyaya geldigini iddia ediyor. Ulker yildizinin boga burcunun yakinlarinda olan bir yildiz grubu olmasi cok onemli. Boga burcuna dikkatler cekiliyor bir cok yerde. Wayne Herschell biraz astronomi biraz arkeoloji kullanarak insanoglunun neslinin baslangic noktasinin Ulker oldugunu iddia etmis. Sumerler ve Babillilerden kalan bazi tabletlerde bunu destekler nitelikte bilgiler var. Sumer ve Babil kulturunde inek ya da boga seklinde bircok kalinti bana Boga burcunu hatirlatiyor.

Bakiniz Turk mitolojisi bu konuda ne demis:

" Ãlker (Ülker): İnsanoğlu büyük bir kötülük ve ıztırab içindeyken, Tangri Ulgen (Yaratıcı) göğün batısındaki ülkerin ruhlarıyla buluştu. Oradan bu sorunları çözmek üzere bir kartal gönderdi dünyaya".  O yüzden türklere göre Ülker tanrıların insanlarla olan ilişkisinin başlangıç noktasıdır ve Ülker sayesinde  rahat ve huzur ilk defa yaşanmaya başlanmıştır. Bu bilgi Zulkarneyn ile ilgili ayetleri de destekler nitelikte. Cunku Zulkarneyn seyahatlerinden birinde Yecuc ve Mecuce karsi set cekerek onlarin dunyadaki bozgunculuklarini engellemis. Iskender Ture kitabinda bu seddin dunyada bir yerde degilde uzayda oldugunu aciklamis. Oguz destani da demir dagi eriterek bir set olusturuldugunu anlatir.

En carpici arkeolojik yerlerden birisi de Fransada ki Lascaux magaralari. Magaralarda Ulker takim yildizinin ve boga burcunun yildiz haritalari var ve 17000 yasinda! Buna benzer bir baska magara grubu da Ispanyada.

Gelelim piramitlere...
Piramitlerin her biri de bir yildiz haritasini takip ediyor, sadece misirda degil, Guney Amerikada, Angkorda ve belkide Cinde. Buna Ingilteredeki Stone Henge bolgesini de ekleyebiliriz. Stone Henge haritada ulker yildiz gurubu yakinlarinda bir yeri temsil ediyor ve Ulker takim yildizinin haritasi stone henge yakinlarindaki hoyuklerde. Google earth coordinatlarini sayfalardan birinde verdim.

Su ana kadar verdigim bilgiler kopuk kopuk gibi olsada bir fikir olusturmaya basladiniz saniyorum.
Firsat buldukca bu konuyla ilgili onemli makaleleri bloga ekleyecegim. Burada oldugunuza gore bu konularla ilginiz oldugunu dusunuyorum. Size tavsiyem kendi arastirmanizi yapin burada sunulanlar cok yuzeysel ve ozettir.
Saygilarimla
Gezgin







Saturday, January 29, 2011

Gözcüler

(Aşağıdaki Yazılar alıntıdır. Enoch un kimliğiyle ilgili bilgiler olduğu için buraya eklendi)


İbrani folklorunda adları "Nefilim". Eski Mısır'da "Neter" olarak adlandırılıyorlar. Sümer, ilk kez adlarının duyulduğu yer. Bütün bu kültürlerde ortak olan ve "Gözcü" olarak nitelenen bu "sıradışı" varlıklar birer mit mi, yoksa gerçek mi?

Kim bu "Gözcü"ler ?

İbrani mitlerinde ve Tevrat'ta onlara "Nefilim" diyorlar. Eski Mısır'da adları, "Neter". Sümer mitlerinde "Anunnaki" diye geçiyorlar. Diğer yandan "Sumer" sözcüğü, "Gözcü'lerin ülkesi" anlamına sahip. Antik Çağ kültürlerine şaşılacak biçimde net biçimde damgasını vurmuş bu esrarengiz varlıkların, neredeyse bütün eski uygarlıklarda "gözcüler" olarak adlandırıldıklarını söylüyorlar.




Eski Mısır'ın "Neter"leri

Bütün Antik Çağ metinlerinde, kendi tarihlerini derleyen toplumlardan kalmış belgeler, geriye doğru giden kronolojilerinin sıfır noktasına, net olarak çözümlenemeyen bir tür "başlangıç dönemi" yerleştiriyorlar. Bu, onların tarihlerinde, "yönetimin tanrılardan insanlara geçmekte olduğu" bir ara dönemi belgeliyor. Belirsiz bir başlangıç döneminden beri bizzat "tanrılar" tarafından yönetildiğini söyledikleri ülkelerinin, bu ara dönemde "Gözcüler" adı verilen üstün yaratıklarca yönetildiğini ve sonuçta krallığın insanlığa devredildiğini anlatıyorlar. Eski Mısır'da bunların adı, "Neter"ler.




Enoch'un şaşırtıcı hikayesi

Mezopotamya bulgularından sonra, çok daha eski metinlerden esinlendiği belli olan Tevrat, bütün o eski metinlerdeki "Tanrılar" sözcüğünü tek bir "Tanrı" olarak düzeltmiş. Bu arada, Tanrı'ya verilen sıfat ve onun genel adı, "Efendi" ya da "Sahip" anlamına gelen "Lord" sözcüğünde somutlanıyor. Yahudi toplumunun mesken tuttuğu bölgenin eski mitleri, büyük tanrı Baal'den söz ediyor. "Baal"in sözlük anlamı da "Efendi" ve "Sahip". Aynı sıfatların, daha sonraki yıllarda bütün Batı toplumlarında yöneticiler için kullanılması ilginç. Ama daha ilginç olan, bütün o eski anlatıları ayıklayarak "Tanrılar" sözcüğünü "Tanrı" olarak tashih eden Tevrat'ın, birkaç yerde bunu unutması. "Elohim" sözcüğü, Tevrat'ta birkaç kez geçiyor. İbranicedeki anlamı, "ilahlar"; yani, "çoğul" bir sözcük. Yaratılış (Genesis) bölümünün 6. Bab'ında "O günlerde ve sonrasında da, dünyada Nefilimler vardı" diye bir ifade var. Sözü edilen zaman, Tufan öncesi. "Nefilim" sözcüğü, İngilizce'ye "devler" diye çevriliyor. Oysa İbranicedeki fiil yapısına göre tam ifadesi, "yukarıdan aşağıya inmiş olanlar". Yaratılış'taki hikayede "devler"in hiçbir anlamı yok - daha sonra da Nefilim sözcüğüne rastlanmıyor zaten. Sanki "araya yanlışlıkla girmiş" gibi bir sözcük. İğreti duran, ne anlatmak istediği belli olmayan bir ifade. Oysa aradan yıllar geçip 1947'de Ölü Deniz yakınındaki bir mağarada orijinal el yazmaları bulunduğunda, "Nefilim"in aslında son derece önemli, neredeyse kilit denebilecek bir kavram olduğu çıkıyor ortaya. Bunun yanı sıra, Tevrat'ın din adamlarınca "edit edildiği" de anlaşılıyor. Çünkü İ.Ö 4. yüzyıldan kalma yazıtlar arasında yer alan ve daha önce Etiyopya'daki Kutsal Kitap'ta rastlanmış olan kopyası "sahte" sanılan "Enoch'un
 Kitabı"nın orijinal nüshası da bulunuyor Ölü Deniz mağaralarında.



Yaratılış'ta yalnız birkaç satırda adı geçen ve "Tanrı'yla birlikte yürüdüğü" söylenen Enoch'un, aslında son derece ilginç bir hikayesinin olduğunu ve Tevrat'tan çıkarılan bu parçaların "Nefilim" sözcüğüne de açıklık getirdiğini fark ediyoruz. Boşluklar Enoch'un Kitabı'nda yazanlarla doldurulduğunda, Bap 6'nın aynı satırında sözü edilen "..ve Tanrı'nın oğullarını insanın kızlarını gördüler ve onlar güzeldi. Onları kendilerine eş seçip onlardan çocuk sahibi oldular" ifadesi de anlamlı hale geliyor. İlahiyatçıları, dilbilimcileri ve tarihçileri yıllardır uğraştıran "Tanrı'nın oğulları" ile insanın kızları arasındaki ilişki Tevrat'ta yalnızca o cümlede geçiyor ve bir daha sözü edilmiyor. Ama Enoch'un Kitabı'nı okuduğumuzda, bunun müthiş sonuçlar doğuran bir olay olduğu çıkıyor ortaya. Evinden, ailesinden ayrılan ve "Tanrı katında" yaşamını sürdüren Enoch, "Gözcülerden" söz ediyor anlatısında. Bunlar, Tanrı ile insanlar arasındaki ilişkinin bazen "ara halkası" olma görevini üstlenen, insanlara nezaret eden, üstün varlıklar. Ama hepsi, "emir kulu" sonuçta. Enoch'un ayrıntılı olarak anlattığı hikayede, bir gün bunlardan birinin dünya üzerindeki "gözcülük" görevi sırasında "insan kızları"nı arzuladığı ve bu fikrini diğer "gözcü"lere de söylediği belirtiliyor. Bir grup Gözcü (ya da Nefilim - "yukarıdan inen") aralarında karar alıyor ve yemin ediyorlar: Hepsi insan kızlarıyla sevişip onlardan birer karı alacak ve bu bir sır olarak kalacak. Çünkü öğreniyoruz ki, yapılan aslında "yasak". Sonuçta bu birleşmeden "melez" çocuklar doğuyor ve genetik sorunlar yüzünden bu çocuklar sağlıksız, vahşi, garip yaratıklar oluyorlar. Diğer yandan, "insan kızlarıyla" birlikte oldukları süre boyunca Nefilimler, onlara bilgi aktarıyor, bir şeyler öğretiyorlar ki, bu da çok büyük bir yasağı çiğnemek anlamına geliyor. Sonuçta Tanrı hem Nefilimleri cezalandırıyor, hem de yarattığı Tufan'la insanları.

Sümer ve Babil metinlerini bulmuş olmamız, Enoch'un kitabının da, Tevrat'ın diğer bölümleri gibi Mezopotamya anlatılarından esinlenilerek, daha doğru bir deyişle bunlar "revize edilerek" yeniden yazıldığını anlıyoruz. Ama bu, bir garip durumu fark etmemize engel değil: Çok eski zamanlarda "Gözcü"ler denen birilerinin dünya üzerinde dolaştığı ve yaptıklarıyla dünyadaki hayatı derinden etkilediğine ilişkin en az on toplumun kültüründen gelen tanıklar var elimizde. İşin en kafa bulandırıcı yanı, çok benzeyen anlatılara, Antik Yakın Doğu'yla fiziksel teması hiç bulunmadığı varsayılan eski İnka ve Maya folklorunda da rastlıyoruz! Şimdi, bütün bunlara "Mitoloji işte canım" deyip, elimizin tersiyle bir yana mı itmemiz gerekiyor, "bilimsel tavır" sergilemiş olmamız için. Yoksa eski metinleri farklı bir bakışla bir daha inceleyip, "Kim bu Gözcüler?" diye sormak mı daha mantıklı bir davranış.

Tuesday, January 11, 2011

Asur Kralı Ashurbanipal ve La Venta (Olmec kültürü, Güney Amerika) arasında ki ilginç benzerlik!

Asur Kralı Ashurbanipal, La Venta (Olmec kültürü, Güney Amerika) ve Sümerlilerde ki Dilmun arasındaki ilginç benzerlik! Ellerinde ki su kovası

Sümer
sumergods Erich von Däniken

Asur, Mezopotamya

































Olmec, Güney America (Kukulkan)